15 Mayıs 2010

Napolyon ve camii

Hürriyet'te 24  Eylül 2006 tarihinde bir haber de 500 kişilik okulu olmayan bir köye 1500 kişilik camii yapıldığına dair bir haber çıktı. Bu bana bir gün önce okuduğum Napolyon anekdotunu hatırlattı.
Napolyon İspanya'yı fethettiğinde İspanya Kralı Napolyon'a "Biz onur, gurur ve şeref için savaşıyoruz; sense para için savaşıyorsun"demiş. Napolyon: "İnsanlar sadece kendilerinde olmadığı için ihtiyaç duydukları şeyler için savaşırlar" demiş. Demek bu köyümüz yeterince eğitimliymiş!

8 Ekim 2009

Ersin Düzen: Bize felsefe yapma Rijkaard! - Spor Yazarları- NTVSpor

Bize felsefe yapma Rijkaard! (Kinayenin en güzeli)

Herkes A'dan B'den bahsederken ben de biraz imha planından söz edeyim. Kimin planı? Türkiye'ye gelen yabancı hocaları ve futbolcuları ilk başarısız sonuçta tez elden evlerine postalamak için ellerini ovuşturanların planı.
Galatasaray üç maçtır kazanamıyor diye herkes diline doladı Rijkaard'ı. Hatta futbol bilgisinden şüphe edenler bile var! Kariyerine baktığınızda şüphe etmeniz gerekiyor zaten !!! Ajax, Milan, Hollanda milli takımına baktığınızda ne futbol oynamış ki? Ya da Barcelona'da 5 sezon görev yaparken hangi kupayı kaldırmış ki? Futbolu bilseydi Sparta Rotterdam'ın küme düşmesine engel olmaz mıydı! Ya da şu an Galatasaray'ın başında değil, Avrupa'da büyük bir ligde görev yapmaz mıydı? Rijkaard'ın ne farkı var ki zaten Hiddink'le, Zico'yla, Lucescu'yla, Gerets'le, Löw'le, Tigana'yla veya Del Bosque'yle. Onlar da futbolu bilmezdi. Onlar ki aslında her sene en azından Avrupa'da yarı final, final oynayan bir takımın başına gelmişlerdi. Onlar ki aslında her Avrupa Şampiyonası her Dünya Kupası'nda yerini banko alıp, herkesin korkulu rüyası olan bir ülkede görev yapıyorlardı.
Öyle bir ülke ki, yurt dışında en az 10-15 futbolcusu oynuyor. Öyle bir lige sahip ki Premier League, La Liga halt etmiş. Fenerbahçe-Galatasaray derbisi deyince bırakın o ülkede, Avrupa'da hayat duruyor. Kim takar El Clasico'yu! Lig maçları dünyanın dört bir yanından naklen yayınlanıyor. Uluslararası medya halkın futbola olan ilgisi için belgeseller çekiyor. Stadların hepsi UEFA'dan 5 yıldız almış. Zemin öyle güzel ki bakmaya doyamazsın. Tribünler tıklım tıklım, cıvıl cıvıldır. Seyirci ortalamasında İngiltere yanına yanaşamaz. Ülkenin medyası yalan haberden nefret eder. Yöneticisi kavga, taraftarı küfür etmez. Futbolcusu her deplasmana giderken kitap okur. Maç sonunda önündeki maçlara bakıp yenilgiyi hakeme bağlamaz. Teknik direktörü galibiyette saha kenarında on takla atmaz. Yorumcuları saygılıdır, bilgilidir, yabancı dil bilir. Stada gider maç izler. Öyle Marca, L’equipe yazarları gibi evinde pineklemez. Hakemi eyyam yapmaz, büyük küçük demeden çalar düdüğünü. Şampiyonlar liginde her sene maç yönetirler, 2 Dünya Kupası, 3 Avrupa Şampiyonası görmüşlerdir. Kulüpleri zengindir. Borcu yoktur, fazlası vardır. Satmak için kombine kart, forma yetiştiremez. Dilediğinde basar parayı en iyi yabancıyı alır. Ama gerek yoktur, çünkü yerli futbolcuları dünyanın en iyisidir. Messi'yi de İbo'yu da Kaka'yı da kıyas kabul etmez. Durum böyleyken Rijkaard'dan ne hayır görür bu ülke? O değil; Mourinho, Capello, Ferguson bavulu toplayıp gelse ne yazar! Onlar bile stajyer kalır Avrupa'nın en iyi liginde. Bizimkilerden üçü İtalya, ikisi İspanya, biri de İngiltere'de görev yapıyor ya.
Ey Rijkaard efendi iyi dinle şimdi beni. Barcelona'ya ne verdin ki, Galatasaray'a, Türk futboluna ne vereceksin. Güzel futbol, total futbol neyine. Senden istenen sadece kazanman. 1-0 olsun senin olsun. Yıllardır maç kaybetmedi bu ülkenin milli takımı. Brezilya'nın İspanya'nın rekoru neymiş ki? Lucescu 50 maç yenilmedi, ilk mağlubiyette kapı önüne koyuldu. Senin takımın kadar pozisyon da vermiyordu üstelik. Bakma sen Hiddink'in Kore'de, Chelsea'de, Avustralya'da, Rusya'da başarılarına. Buraya geldiğinde çömezdi. Löw torpille geçti Almanya'nın başına. Del Bosque dışında adam yoktu İspanya'yı yönetecek. Organizasyon, morganizasyon diyerek felsefe yapma. Saha kenarında şov yap. Elini, kolunu salla sağa sola. Arada hakemin üzerine yürü, hakaret et.
Burası önce düşme potasına girip sonra 2 sene üst üste şampiyon yaptığın Barcelona'ya benzemez. Asla kaybetmeyeceksin! Arsenal finalinde yaptığın değişikliklerle Şampiyonlar Ligi kupasını alman da neymiş. Alfabenin tüm harfleriyle plan yap bize. Korkak olma, cesur ol. 4 forvet yetmez 7 kişi olsun. Ama pozisyon verme, gol yeme. Bir de bu ülkede olduğuna şükret, daha öğreneceğin çok şey var !
Ersin Düzen: Bize felsefe yapma Rijkaard! - Spor Yazarları- NTVSpor

Bayındırlık’ta bir ilk ‘müteahhit müsteşar’ - Yalçın BAYER - Hürriyet

Kapitülasyon
Kendi halkına binden fazla internet sitesine erişimi yasaklayan şark kurnazları, IMF toplantıları esnasında yabancı katılımcıların kullanımı için toplantı alanlarına kurulan bilgisayarlarda yasakları kaldırarak tüm sitelere erişim olanağı sağladı.Bu bir duyum değil, kişisel tecrübe sonucudur.Kapitülasyon böyle bir şey olsa gerek.
Cem TOKER-LDP Genel Başkanı
Bayındırlık’ta bir ilk ‘müteahhit müsteşar’ - Yalçın BAYER - Hürriyet

30 Ocak 2008

Sarı öküz - Yılmaz ÖZDİL - Hürriyet

Ormanın birinde...

Aslanlar toplanmış."Yahu" demişler, "Hesapta kralız, açlıktan öleceğiz birader... Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor; fillere saldırsak, fazla büyük... Ceylanlar hızlı, yetişemiyoruz; kuşa dalsak, uçuyor; e balık yakalayacak halimiz de yok... N’aapsak?"

Bir tanesi "En iyisi, öküzlere saldıralım" demiş, "iri yarı görünüyorlar ama, ne pençeleri var, ne dişleri diş... Tam dişimize göre!"

Olur mu? Olur.Hücum! Ama evdeki hesap çarşıya uymamış; öküz, öyle yabana atılacak hayvan değilmiş meğer...

Organize oluyorlar, topluca savunma yapıyorlar, püskürtüyorlarmış. Aslanlar aç bilaç. N’aapsak, n’aapsak?

"Tilkiye danışalım" demişler. Tilki "kolay" demiş, "beni, öküzlerin yaşadığı zengin otlakların prensi yapın, işinizi halledeyim..." Kabul etmişler.

Tilki, elinde beyaz bayrakla öküzlere gitmiş, "saygıdeğer öküzler" demiş, "aslında aslanlar uysaldır, sizi de çok seviyorlar... Ama şu aranızdaki sarı öküz var ya, sarı öküz, işte sorun o... Görünce tahrik oluyorlar, canları çekiyor, verin şu sarı öküzü, kurtulun kardeşim, huzur içinde yaşayın!"

Öküz heyeti düşünmüş taşınmış, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mantığıyla, verivemişler sarı öküzü...

Aslanlar da afiyetle yemiş. Bir gün, iki gün... Tilki gene gelmiş. "Bakın gördüğünüz gibi, saldırılar kesildi, mutlu mutlu yaşıyorsunuz" demiş ve eklemiş: "Ama şu benekli öküz var ya, benekli öküz, o burada olduğu sürece size rahat yüzü yok arkadaş, canları çekiyor, verin, kurtulun!"

Öküz heyeti düşünmüş, "otlağın selameti için" teslim etmiş benekli öküzü.

Üç gün, dört gün... Tilki gene gelmiş.

Kuyruğu uzun olanı... Burnu beyaz olanı... Tombul olanı...

Tek tek alıp, gitmiş. Otlak seyrelmiş. Aslanlar semirmiş.

Bir gün... Tilki gelmemiş!

Gerek kalmamış çünkü. Direkt aslan gelmiş; "Hanginizi istiyorsam, canım hanginizi çekiyorsa, onu vereceksiniz, adamı hasta etmeyin" demiş.

Otların arasında tir tir titreyen, tek tük kalmış öküzler, "keşke sarı öküzü vermeseydik" demiş ama, iş işten geçmiş.

Öküzlük işte böyle bir şey.

Sarı öküz - Yılmaz ÖZDİL - Hürriyet

Blogged with Flock

Özgür-Der çarşaf ve sarığa da serbestlik istedi - Hürriyet

Bütün bu türban tartışmalarının gün gelip varacağı yeri merak edenlere... Kalın ve altı çizili bölümleri tekrar tekrar okumak gerekiyor!

"Yargı despotizmi" sözü ise "babaların doğum hakkını ihlal eden anneler" kadar uçuk ve salakça bir ifade. Benim uzun zamandır okuduğum en manasız lâf.

AKP ve MHP arasında varılan anlaşma, ‘türbana özgürlük' için Fatih'te her cuma günü eylem yapan Özgür-Der üyelerini memnun etmedi. ‘İslami çizgide' bilinen ve türban yasağına karşı eylemleriyle tanınan Özgür- Der adına yazılı açıklama yapan Gelen Başkan Hülya Şekerci, “Öncelikle iki partinin ortak düzenlemesi başörtüsü yasağını sadece üniversite bazlı ele almakta. Oysa nitelikli çözüm ancak eğitim ve çalışma hayatını tümüyle ele almakla mümkün olabilirdi” dedi.

Şekerci'nin açıklaması derneğin internet sitesinde de yayınlandı. Özgür- Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, türban örtüsü yasağını kaldırmak üzere AKP ve MHP'nin ortak teklifiyle TBMM gündemine bugün sunulan düzenlemenin Meclis'in bu köklü sorunda inisiyatif almış olması açısından önemli olduğunu söyledi. Şekerci, bu düzenlemenin kendi içinde zaaflar barındırarak yetersiz bir girişim olarak kaldığını savunurken, “Daha önemlisi sorunu çözme vaatlerine rağmen bu düzenlemeyle sorunun ortadan kalkması zor görünmektedir” dedi.

Türban özgürlüğünün taslağa son anda eklenen ‘Sadece yükseköğretim' ifadesiyle sınırlandırıldığını düşünen Şekerci, “Sorun gündemde kalmaya devam edecek görünüyor. Öncelikle iki partinin ortak düzenlemesi başörtüsü yasağını sadece üniversite bazlı ele almakta. Oysa nitelikli bir çözüm ancak eğitim ve çalışma hayatını tümüyle ele almakla mümkün olabilirdi” görüşünü savundu. Şekerci şunları söyledi:

“Düzenlemenin üniversitelerde dahi yasağı kaldırmaya yetip- yetmeyeceği tartışmalı. Anayasa maddeleri arasına soyut birtakım ifadeler ekleyerek meseleyi halledeceklerini sananlar Türkiye'de açık bir yargı despotizminin cari olduğu gerçeğini görmezden geliyorlar gibi.”

Dernek başkanı Şekerci, YÖK Yasası'nda yapılmak istenen değişiklik metninde yer alan ‘hangi tür başörtüsünün kabul göreceğine' ilişkin ifadeleri ‘tam bir ayıp' olarak nitelendirirken, “Üniversite öğrencilerinin başörtülerini çenelerinin altından mı, üstünden mi kapatacaklarını belirlemek kimsenin haddi olmamalı! Ne yazık ki hükümet, çözüm getirme adına bazı askeri mekanlarda uygulanan örtme tarzı dayatmasının bir benzerini yasallaştırmaktadır” görüşü savundu.

Şekerci, neden bu tür bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu sorarken, “Çünkü ancak bu şekilde çarşafla, poşuyla, sarıkla, şalvarla üniversiteye girilmesini önleyeceklermiş! Ne mahzuru var?” diye sordu. Şekerci, açıklamasını “Birilerinin göz zevkini mi bozuyor bu kıyafetler? Doğrusu üniversite düzeyindeki insanların giyim kuşamlarının yasayla düzenlenmesine kalkışılması, daha doğrusu, Meclis'in böyle bir şeye mecbur kalması bu ülkenin yargı kurumunun da, akademik çevrelerinin de ne kadar içler acısı bir konumda olduklarını ve despotik zihniyetlerini açığa çıkarmaktadır” diye devam etti.

Özgür- Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, yazılı açıklamasının sonunda, TBMM gündeminde ele alınması beklenen düzenlemeyi yetersiz ve sorunu tüm boyutlarıyla çözmekten uzak düzenleme olarak gördüğünü söyledi. Şekerci, “Eğitimin her kademesinde ve özel, kamusal alan ayırmaksızın çalışma hayatının tamamında başörtüsüne yönelik kısıtlamaların, engellemelerin kaldırılması gerektiğinin altını çiziyoruz” diye ekledi.
Özgür-Der çarşaf ve sarığa da serbestlik istedi - Hürriyet

29 Ocak 2008

Altı yaşındaki oğluna tecavüz etti

Tam bir erkek bebeğin doğumu için gün sayarken midemi bulandırdı bu haber.


Girit Adası'nın İraklion bölgesinde yaşayan 33 yaşındaki Yunanlı baba, öz oğluna tecavüz ettiği iddiasıyla gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre, doktorlar, büyük annesi tarafından hastaneye getirilen 6 yaşındaki talihsiz çocuğun vücudunda darp izleri tespit etti. Doktorlar daha sonra çocuğun cinsel tacize uğradığı teşhisinde bulundu. İraklion Hastanesi doktorlarının savcılığa başvurması üzerine talihsiz çocuğun babası gözaltına alındı. 33 yaşındaki Yunanlı baba ise, polise verdiği ifadede oğluna tecavüz ettiğini kabul etti. Yunanlı baba, olay sırasında alkolün etkisinde olduğunu söyleyerek kendini savunmaya çalıştı. Talihsiz çocuğun 67 yaşındaki büyük annesi aleyhine de, sanığa yardım ve yataklık etmek ve yalan ifade vermek suçlarından dava açıldı. Öz çocuğuna tecavüz eden Yunanlı babanın yarın hakim karşısına çıkması bekleniyor.
Altı yaşındaki oğluna tecavüz etti

10 Aralık 2007

Google haritaları cepte!

Java destekli cep telefonunuzdan bu adrese (google.com/gmm) bağlanıp Google Maps uygulamasının son sürümünü indirin.
Sokak adları, trafik akış yönü gösterilen süper bir haritanız olacak. Haritalar benim diyen cep faturasında etki yaratacak kadar internet bağlantısı kullanıyor ama siz hala WiFi'li bir cep telefonu almadınız mı? :-)